Yıl 1888… Osmanlı edebiyatının ilk ünlü Dilber’i Sami Paşazade Sezai’nin Sergüzeşt romanındaydı

Gündem ne kadar yoğun olursa olsun, bilhassa sosyal medyanın markajından düşmeyen bir isim var: Dilber… Yılmaz Erdoğan’ın yazdığı senaryoda pavyon çalışanı bir genç kadın olan Dilber karakterine Hazar Ergüçlü hayat veriyor. Ve pek çok kişi onun gerçek olup olmadığını araştırıyor; Kimisi Ankara’da bir pavyonda çalışan gerçek bir karakter olduğunu iddia ederken, kimi de kurgu olduğunu savunuyor.

Tülay ve Zerrin’e kızmayanlar Dilber’e neden sitem ediyorGüncel

Biz de biraz araştırdık, ve ilk ünlü Dilber’in kim olduğunu bulduk…

TÜRK EDEBİYATINDA BİR İLK

Yıl 1888

Sami Paşazade Sezai, kariyerinin ilk önemli eseri olan “Sergüzeşt” romanını 1888’de okurlarla buluşturdu. Bu romanı Türk edebiyatında romantizmden realizme geçiş eseri olarak kabul edildi.

Romanın adı “Sergüzeşt”in kelime anlamı macera, serüven; temeli ise esaret… Halkın eğitimini önemseyen, köhnemiş kurumları ve düşünce yapılarını değiştirmeyi amaçlayan Tanzimat dönemi düşünce sisteminin kölelik kurumuna yönelttiği toplumsal bir eleştiri olarak da yorumlanır. Öyle ki II. yayımlandıktan sonra yazarın göz hapsinde tutulmasına ve bu göz hapsinden kurtulmak için Paris’e kaçmasına sebep olmuştur.

KİM BU HÜZÜNLÜ DİLBER

Romanın kahramanı Kafkasya’dan Türkiye’ye getirilen, çalıştığı konaklarda karşılaştığı zorluklar, o efendiden bu efendiye satılan, evlerde hor görülen, imkansız aşka tutulan, insan olarak duygu ve düşüncelerine değer verilmeyen bir halayık (kadın köle, cariye)… Sami Paşazade Sezai tam da bu eksende bir insanın hayvan gibi alınıp satılamayacağını, esir dahi olsa her insanın duyguları hayalleri ve en önemlisi de bir kalbi olduğu gerçeğini ön plana çıkarır. Mısır’a kadar uzanan bu hüzünlü ‘Sergüzeşt’in sahibinin adı ise Dilber’dir…

“O gece Dilber’le beraber bir odada yatan Çaresaz sürekli Kafkasya’dan, esaretten ağlaya ağlaya bahsediyordu. Bütün insanlık hüviyetini heyecanlandıran keder, sesine şiddetli bir tesir, lisanına garip bir açıklık vermişti ki Dilber esaret arkadaşınnı alışılmadık bu haline üzülerek, “Niçin ağlıyorsun?” diye sordukça, “Hiç! Ağlamak esaretin en büyük hakkıdır. Biz, o hürriyete sahibiz…” diyordu.”

Konusu gerçek hayattan alınmış bu romanda genel olarak esir ticareti, sosyal sınıflar arasındaki dengesizlik, terbiye meselesi, geleneklerin sosyal hayata etkileri başlıca unsurlar olarak öne çıkıyor. Tıpkı İnci Taneleri dizisinde Yılmaz Erdoğan’ın canlandırdığı edebiyat öğretmeni Azem’in önem verdiği anlaşılan değerler gibi…

FRANSIZCA’YA ÇEVRİLEN ‘DİLBER’

Sami Paşazade Sezai’nin Sergüzeşt romanı, “Dilber, Esclave et L’eunuque Amoureux” adıyla Besim Ömer Paşa tarafından Fransızca’ya çevrildi ve 1933 yılında yayımlandı.

Sergüzeşt, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ortaöğretim kurumları için hazırlanan 100 Temel Eser arasında da yer alıyor.

Gözde S. Kadıoğlu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir